Hürriyet

31 Ekim 2012 Çarşamba

Yükselen trend: Ekose

Ekose modası aslında hemen hemen hiç geçmiyor. Sadece bazı sezonlarda daha fazla ön plana çıkıyor. Bu sene ekosenin yükseleceği yıllardan biri olacak dersek hiç de yanlış olmaz sanırım. Çünkü hemen hemen her marka sonbahar/kış sezonu tasarımlarında ekoseye bol bol vermiş, hem de etekten gömleğe, gömlekten elbise ve pantolona kadar ekoseye rastlamak mümkün.






Aynı etek, 3 farklı ünlü!

Christian Dior imzalı bu mor eteği üç ünlümüz de farklı renklerle kombinlemiş, sizce en iyi kombini hangi ünlü isim yapmış?


29 Ekim 2012 Pazartesi

Clutch aşkı engellenemez!

Son birkaç sezondur ortalığı kasıp kavuran clutchlar artık iyiden iyiye ellerimize alıştı ve de Türk sokaklarına indi. Eğer sizde clutchlardan vazgeçemeyenlerdenseniz bu modeller aklınızı başınızdan alabilir, benden söylemesi :)













Günün stili: Olivia Palermo


27 Ekim 2012 Cumartesi

Chanel ısıttı ve yeniden önümüze getirdi: İnci


Moda devi Chanel 2013 ilkbahar / yaz sezonu için hazırladığı tasarımlarla bizleri adeta geçmişe götürdü. Ancak sadece bizleri oraya götürmekle kalmadı, bizlere "inci"yi de yeniden hatırlattı. Kolye, bileklik, küpe ve tokalarda da sık sık "inci"yi kullanan Chanel sizce de çok güzel yapmamış mı?






17 Ekim 2012 Çarşamba

Sonbahar stili: Bembeyaz kombinler


"Beyaz"ı hep yaz rengi olarak düşünsek de bu alışkanlığımız son birkaç sezondur epey kırıldı. Tasarımcılar bu özel rengi sonbahar ve hatta kışın da kullanılabileceğini bizlere kanıtlamak istiyor. Beyaz jeanler, ceketler, etek ya da elbiseler sonbaharda giyilmeyi bekliyor. Ve özellikle de "beyaza beyaz" kombinlerinizle dikkatleri üzerinizde toplayabilirsiniz :) 












16 Ekim 2012 Salı

Deri ceketleri nasıl giymeliyiz?

Deri ceketler sonbahar/kış sezonunun vazgeçilmezi, olmazsa olmazıdır. Bunda "zamansız" bir parça olmasının da payı büyük. Bu postumda "deri ceketleri en trendy şekilde nasıl kombinleyeceğimizi" masaya yatıracağız. Deri ceketlerinizi ister elbise, ister etek isterseniz de jeanlarinizle kombinleyebilir, şıklığa ulaşabilirsiniz.







12 Ekim 2012 Cuma

İstanbul kazan siz kepçe!








Koca bir hafta geçmiş, çalışmaktan yüz göz yamulmuş, günlerce itinayla ooooflanmış ve de poooflanmış. Nihayet cuma günü gelip çattığında, yerimizden fırlayıp bir göbek atmadığımız kalmış. Benzer duyguları hatta kat kat fazlasını pek çoğunuzun yaşadığına şüphe yok. Biz buna çalışan insan sendromu diyoruz. Hafta boyunca dört duvar arasında sıkışıp kalan bünye, hafta sonunda ya ayakları uzatıp öylece kalakalmak suretiyle hayattan kopmak istiyor ya da mesai saati biter bitmez kurtlanmış gibi kendini sokaklara atıyor. Benim ikinci şık insanlarına yani her daim kurtlananlara bazı önerilerim var:

La Boom
Bir açıldı pir açıldı. Galiba İstanbul ahalisi yıllardır bu mekanı bekliyormuş da haberimiz yokmuş. Emirgan'daki Boğaz'a sıfır mekana sakın ola rezervasyonsuz gitme gafletine düşmeyin. Yoksa Allah muhafaza onca süsünüz püsünüz boşa gider, arkanıza baka baka geri basmak zorunda kalırsınız. Zira La Boom bu aralar çok popüler. Neden derseniz, bistro, lounge, bar, restoran ne ararsanız var. Müzik dinleyin, yemek yiyin, sohbet edin ya da manzaraya karşı gelecek güzel günleri hayal edin… Mönü İtalyan ağırlıklı. Bar bölümünde nefis kokteyller de var. Sabah kahvaltısı için de gidebilirsiniz ama gecesini mutlaka görün… Ana yemekler yaklaşık 30-50 lira arasında. 08.00-02.00 saatlerinde açık.


Pipa

Siz de bir Nişantaş :) çocuğuysanız Pipa'dan mutlaka haberiniz olmalı diye düşünüyorum. Süleyman Nazif Sokak'taki mekan açıldığından beri (yaklaşık bir yıldır) pek bir sevildi. Hala gitmediyseniz vah ki ne vah. Hemen söyleyeyim dekorasyonu gerçekten etkileyici. Ancak komik olan şu ki; Nişantaşı gibi bir semtte bile insanlar donlarını balkonlarına sıra sıra asmaktan imtina etmediği için ben risottomu, yan evin kar gibi bembeyaz donlarıyla göz göze yedim sevgili okurlar. (Acaba deterjanın markası neydi?) Neyse konuyu dağıtmayalım. Mekanın pizzaları ve makarnaları da aklınızda olsun. Karnınızı çok doyurmayın, finalde nutellalı pizza için yer bırakın. (Aman diyeyim yerken zevkten bayılmayın) Bu arada müzikler şahane, yemek yemeseniz bile barında takılmak için de uğrayabilirsiniz. Ana yemekler yaklaşık 30-45 lira arasında. 12.00.01.00 arası açık. Ayrıca mekan bir süre önce Ataşehir Trio'da da bir şube açtı. Burada iki konsept var. Nefis pizzalar tadabileceğiniz Pipa Trio ve partileme imkanı da sunan Pipa Drinks. (10.00-02.00 arası açık) Benden söylemesi.

Gradiva Hotel
Karaköy'ün son dönemde gittikçe yükselen ivmesi malum. Semtte vakit geçirmek için nev-i şahsına münhasır pek çok mekan var. İçlerinde en taze olanları size bildirmek de benim boynumun borcu.

Bankalar Caddesi'nin girişindeki Eski İmar Bankası'nın bulunduğu bina, hayatına artık Gradiva Hotel olarak devam ediyor. Mimarisi gerçekten harika. Sizin gibi gez, eğlen ve coş'çular için harika üç tane de mekana sahip. İlki zemin kattaki Nublu. "Aaa Beyoğlun'da değil miydi o yaaa" mı dediniz??? Hayır, artık değil. Merak etmeyin her şey olduğu gibi korunmuş, tıpkı bildiğiniz gibi bulacaksınız. Kıpkırm mızı ışıklı Nublu'da yabancı ve yerli birçok ismi dinleme şansınız olacak. Barındaki leziz kokteyller ve içkiler eşliğinde pek tabii. Özellikle caz çılgınları, İlhan Erşahin'in kendi grubu İstanbul Sessions ile gerçekleştireceği performansları kaçırmasın. 22.00-04.00 arası açık. Hoooop geçelim ikinci mekana: Giriş kattaki Bank. Masa ve sandalyelere bakınca mekanın isminden izler görecek ve kendinizi bir an gerçekten bankada hissedeceksiniz. (Meraklanmayın, bu bankada kimse asık suratlı değil) Kendilerine has bir mönüleri var. Her yerde bulacağınız lezzetler burada özellikle yok mesela. Fiyatlar genelde 18-26 lira arasında. Sabah 08.00'de açılan mekana kahvaltı için giderseniz sucuklu yumurtasının tadına bakmayı unutmayın. Veeee son durak Zelda Zonk. Zemin kat, giriş kat derken çıktık otelin en tepesine yani terasına. Mekanın adı Marilyn Monroe'nun basından kaçmak için kullandığı takma isminden geliyor. İster yemek için ister yemek sonrası coşmak için Zelda Zonk iyi bir alternatif. Karaköy manzarasını karşınıza alıp, azıcık dağıtsanız ne çıkar yahu. Saat 18.00'de açılıyor.  

Date
Şu an bu sayfalarda geziniyorsanız modaya düşkünsünüz demektir. Ama ben şimdi size çifte mutluluk teklif ediyorum: Moda + yemek. Asmalı'daki Date bir Designers' Corner. Mekanın giriş katı restoran bar. Üst katta ise çeşitli tasarımcıların showroom'ları var. İlk olarak Gamze Saraçoğlu, Mehtap Elaidi, Nihan Peker, Simay Bülbül gibi isimleri ağırlıyor. İlerleyen günlerde genç moda tasarımcılarını da göreceksiniz. 1873 yılından kalma binası da başka bir hayranlık sebebi. Burası 1915'ten sonra da İstanbul Adliyesi olarak kullanılmış. Şimdi showroom'ların olduğu katta bir zamanlar hakimlerin odası varmış, alt kat ise arşivmiş. Tuğla duvarlarına bakıp bakıp heeeey gidi heeey diyesiniz geliyor. Restoranı saat 23.00'ten sonra pre-club olarak geceye ısınmanızı sağlayacak. Ana yemekleri yaklaşık 18-45 lira arasında. Tarih, moda ve yemek... Bence bu üçlü kaçmaz.

10 Ekim 2012 Çarşamba

Roland Mouret elbiseyi en iyi kim taşımış?

Yine bir şıklık yarışı... Bu seferki yarışta 6 ünlümüz var. Sizce Roland Mouret imzalı bu siyah elbiseyi en iyi hangi ünlü isim kombinlemiş ve taşımış?


8 Ekim 2012 Pazartesi

Bir vintage saç modeli

Vintage saçları her zaman çok zarif ve asil bulmuşumdur. Bu görsel benim gibi vintage saçları sevenlere gelsin... Tam ilham alıp, uygulamalık. Değil mi?


Lady Gaga kumral oldu


Sapsarı saçlarıyla tanığımız Lady Gaga bir imaj değişikliğine gidip kahverengi saça dönüş yapmış. Siz bu değişimi nasıl buldunuz bilmem ama ben karar veremedim... :)




6 Ekim 2012 Cumartesi

Gri & neon uyumu

Bu güzel cumartesiyi daha da aydınlatacağını düşündüğüm bu "gri&neon sarı" kazağa ben bayıldım. Peki ya siz?