Hürriyet

11 Kasım 2014 Salı

Belgrad gezi notları...




Belgrad nam-ı diğer beyaz şehir. Zira ben bu şehre "yeşil" yerine neden "beyaz" sıfatını verdiklerini anlayamasam da beklediğimden de güzel çıktı ve beni derinlemesine etkiledi. Kendimi kısa sürede 90'larla 2000'lerin arasına sıkışmış, graffitilerin renklendirdiği bu kentin büyüsüne kaptırdım. 








Öncelikle belirtmemde fayda var ki; Belgrad kısa vadede gitmeyi düşündüğüm ülkeler arasında yer almıyordu. Ta ki Elif'le vizeyle uğraşmadan minik bir kaçamak yapmak isteyinceye dek. O noktada son birkaç yıldır Belgrad'a giden birkaç arkadaşımın da tavsiyesiyle rotamızı buraya çevirdik, ne kadar da iyi yaptığımızı her geçen gün daha da iyi anladık.



İstanbul'daki iki havaalanına oranla oldukça eski, bakımsız ve küçük olan Nikola Tesla Havaalanı'na indik. "Nikola Tesla" ismine bu kentte sıkça rastlıyorsunuz. Sırp asıllı Amerikalı olan ünlü mucit Tesla hayatında sadece bir kere Belgrad'a gelmiş olsa da Sırplar onu bağırlarına basmışlar. Şehir de bir de Nikola Tesla Müzesi var. Oldukça ilginç bir deneyim vaat eden müzede deneyleri de izleme fırsatı elde edebiliyorsunuz. Onun detaylarına ise birazdan gireceğim. 

Sırbistan'a giderken yanınızda euro bulundurmanızda fayda var. Çünkü Türk lirasını Sırp dinarına çevirmiyorlar. Ancak havaalanında pek çok noktada exchange officeler var ve kolaylıkla paranızı dinara çevirebiliyorsunuz.





Peki oteli nereden seçmeliyim? diyenleriniz için tavsiyem onların bizim İstiklal Caddesi'ne benzeyen Knez Mihailova'nın Kalemegdan'a bakan tarafındaki otel ya da evler olacaktır. 

Biz otel olarak "Booking Rooms"u seçtik ve de çok memnun kaldık. Eğer Belgrad'a gelirsek adresimiz kesinlikle yine bu otel olacak :)




Biz gezimize otelimizin dibindeki Kalemegdan ile başladık. 






Kalemegdan'ın biz Türkler için anlamı da büyük. Osmanlı İmparatorluğu döneminde yapılan sur ve türbe gibi yapılar da bu kalenin içinde yer alıyor.





Kalemegdan'da bulunan ve sizlere de ismi tanıdık gelecek olan "Defterdar Gate"





Belgrad'ın hemen her köşesinde olduğu gibi Kalemegdan'da da yemyeşil bir park karşılıyor bizi. 



Tuna ve Sava nehirlerinin birleştiği nokta da Kalemegdan'ın bize vaat ettiği manzaralardan sadece biri...







Ve ardından Khez Mihailova'ya geçiyoruz ve Belgrad'ın İstiklal Caddesi'nin tadını çıkartıyoruz. Yanyana pek çok mağaza ile cafe ve restaurantlar size mini Taksim havası vaat ediyor. 













Gelelim yemeğe... Ben yemekler konusunda oldukça tutucu biri olduğumdam risk almayı pek sevmiyorum. Bu doğrultuda Khez Mihailova üzerinde 2 şubesi olan Boutique adlı cafe restoranda soluğu aldık. Seçimimizi de risk almadan dört peynirli pizzadan yana kullandık. Tadı da gayet güzeldi.




Sırbistan'da yeme / içme çok ucuz. İstanbul'daki cafelerde ortalama kadehi 20 lira olan şarapları buralarda 7-8 liraya içiyorsunuz. Tercihiniz Sırp şarabından yana olursa rakamlar 5 liraya kadar düşüyor. (Cafe / restaurant tavsiyelerim ise detaylı olarak bir sonraki postta olacak )

Gelelim şehrin görülmesi gereken duraklarından Sırbistan Meclisi'ne... Parlamento binası mimarisiyle ilgimizi çekti, bu haliyle bolca da fotoğrafını çekmek istedik. Ancak parlamentoyu gezme şansınız yok.




Kentin simgelerinden biri de dünyaca pek çok ünlü starın da konakladığı Hotel Moskva. Khez Mihailova Caddesi'nin başındaki bu görkemli otelin cafesinde oturup "Türk kahvesi" ve şarap keyfi yaptık, o tarihi havayı hissettik. 





Ve ve ve sırada şehrin benim en çok hoşuma giden parkı var. "Tasmajdan" Park size adeta huzur vaat ediyor. Evet Belgrad yeşil bir şehir ama Tasmajdan ile bu yeşillikten daha da fazla zevk alıyorsunuz. Biz kasım yerine ilkbahar ya da yaz aylarında bu kente gelmiş olsaydık, parkta çok daha fazla vakit geçirirdik diye iç geçirdik.



Belgrad aynı zamanda hüzünlü bir şehir... Bosna Savaşı'nı ve savaşın bu coğrafyada bıraktığı derin izleri bilmeyenimiz yoktur. Şehri gezerken hep o burukluğu hissetmedim de değil. Derken gayet işlek caddelerden birinde 1999 yılında NATO'nun bombaladığı eski Yugoslavya Savunma Bakanlığı karşımıza çıkıyor. Binayı  aynen böyle bırakmışlar. 



Ve pek tabii ki pek çoğunuzun en çok duyduğu kentin bohem mahallesi Skadarlija. 






Minik minik pek çok mekanın karşı karşıya dizildiği bu nokta beni açıkçası hayalkırıklığına uğrattı diyebilirim. Gündüz çok soğuk bir görüntüsü olan bu sokak akşam saatlerinde biraz daha hareketlense de Kralja Petra civarındaki cafe, bar ve restaurantlarla yarışamayacağını düşünüyorum.




Yine de eğer tipik bir Sırp eğlencesi istiyorsanız Skadarlija'da "Tri Sesira" adlı "Cevapcici" olarak bilinen, bizim "İnegöl" köftesine benzeyen kebaplarının da tadına bakabileceğiz mekan doğru adres olacaktır. "Cevapcici"yi oldukça lezzetli bulduğumu da belirtmeliyim :)

Kenti renklendiren ana unsur ise sık sık karşılaştığımız graffitiler. Bir graffiti delisi olarak hangisinin fotoğrafını çektireceğimi şaşırdım :) 

Kente damgasını vuran Nikola Tesla'nın müzesine gitmemek olmazdı. Pazartesi günü kapalı olan müzeye diğer günlerde uğrayabilir ve rehberle yapılan deneylere katılabilirsiniz. Ben de katılmadan edemedim :) Güzel de bir deneyim oldu. 




Nikola Tesla'ya Belgrad'ın hemen her köşesinde rastlamak mümkün. Tesla bu kez de bir gözlükçünün kapısında karşımıza çıktı...




Ve son olarak da Zemun'dan bahsetmek istiyorum. Avusturya sınırındaki Belgrad'a komşu olan bu sevimli şehir Belgrad'dan 20 dakika uzaklıkta. 84 no'lu otobüsle kent merkezinden Zemun'a ulaşabilirsiniz. "Gardos Kulesi"ne çıkıp, bizim gibi bu güzel manzaraya tanıklık edebilirsiniz.

Ancak biz Zemun'u beklediğimizden daha sönük bulduğumuzdan nehir kıyısındaki ana bölgesine inmedik, belki de büyük bir hata yaptık ama bir sonraki ziyaretimizi ilkbahar ya da yaz aylarına bırakacağımızdan Zemun'daki balık restoranlarının tadını çıkarmaya söz verdik. Ancak kış aylarında Sırbistan'a gidecekseniz Zemun'a gitmemek sizin için büyük bir kayıp olmayacaktır.





Ve ve ve pek tabii ki Belgrad'ın o ünlü cafe ve restaurantlarını yeni yerler keşfetmeye bayılan biri olarak bir sonraki posta bıraktım. Bir sonraki postta şehrin "damak kültürü"nün peşinden gideceğiz.

Sizi bir sonraki postuma beklerken Belgrad'ın kalbimi çelmesinde büyük etkisi olan graffitilerden biriyle veda etmek istiyorum.

Bir sonraki Belgrad postunda görüşmek üzere... :)



BELGRAD YEME - İÇME NOTLARI İÇİN TIKLAYIN...

********************
Beni sosyal medyadan da takip edebilirsiniz:

Instagram: _eceninmodagunlugu_

Facebook: Ece'nin Moda Günlüğü

Twitter: _ModaGunlugu_

*********************





2 yorum:

  1. Selamlar, Belgrad'a gidecek kahve meraklıları için bana da faydası dokunan şöyle bir yazıyı paylaşmak isterim. http://mokapota.com/v1/2016/05/15/belgrad-kahve-rehberi/
    sevgiler

    YanıtlaSil
  2. Fotoğraflar çok güzel...Duvar resimleri çok hoşuma gitti ayrıca.Umarım birgün gidip yerinde görebilme şansım olur.Çok teşekürler...

    YanıtlaSil