Hürriyet

28 Mart 2014 Cuma

Blazer ceketleri nasıl giymeliyiz?

Gardırobumuzda mutlaka olması gereken parçalardan biri de blazer ceket. Doğru kombinlendiğinde çok güzel sonuçlar veren bu özel parçayı yorumlamanın pek çok yolu var.

Eğer siz de blazer ceket tutkunlarındansanız bu tavsiyelerimi okumadan kombininizi yapmayın derim. 

- Beyaz t-shirtü desenli desensiz hemen her tür blazer ile rahatlıkla kullanabilir ve kesin bir şıklık elde edebilirsiniz.





- Elbiselerinizin üzerine blazer ceket giyebilirsiniz. Bu yöntem özellikle bahar aylarında kombinlerinizin kurtarıcısı olacaktır. 



- Blazer ceketinizin boyu uzunsa onu bir elbise gibi de kullanabilirsiniz. 





- Blazer ceketle jeanlerinizi kombinleyebileceğiniz gibi özellikle yaz başlangıç ve sonlarında şortlarla kombinleyebilir, yine tartışmasız bir şıklık elde edebilirsiniz. 





- Düz renk blazerların çizgili bluzlarla kombinlendiğinde çok güzel bir görüntü verdiğini de belirtmeden geçmeyelim.


26 Mart 2014 Çarşamba

"İnci"nin yükselişi...

"İnci" aslında zamansız bir parça... Ondan trend diye bahsetmek belki de hata ama bu parçayı bu sezon hemen her yerde göreceğimizi söylesem herhalde çok doğru olur.



Pek çok moda devinin koleksiyonlarında bu özel parçaya yer vermesiyle inci altın çağını yeniden yaşıyor. Kolye, küpe ve bilekliklerimizin yanısıra güneş gözlüklerimiz ve çantalarımızda da bu parçaya sıkça rastlayacağız.

Ancak 2014 ilkbahar/yaz sezonunda incileri, geçmiş sezonlara oranla biraz daha büyük göreceğiz. Özellikle gösterişli inci kolyeler benim favorim. 

Haydi şimdi "inci" dünyasında bir yolculuğa çıkalım. Ne dersiniz? :)





25 Mart 2014 Salı

Chanel'den parfüm şişesi çanta



Stament çantalar trend olmaya devam ederken, aralarına oldukça iddialı bir model katıldı. Chanel'in 2014 Cruise koleksiyonunda yer alan ve Chanel'in No:5 parfüm şişesinden ilham alınmış plexiglass çantalar oldukça rağbet görüyor.





Bir çok modaseverden tam not alan bu özel şeffaf çantanın fiyatı 9500 dolar. Bu ikonikleşmiş çantanın tek hayranı biz moda tutkunları değiliz, pek çok editör, blogger ve ünlü ismimiz çoktan bu çantayı koleksiyonlarına kattı bile.




Bu yaz da paçaları kıvırıyoruz!

Malumunuz geçen yazdan bu yana yeniden paçaları kıvırmaya başladık. Paça kıvırmayı öylesine özlemişiz ki bu trend 2014 / 2015 yazında da hız kesmeden devam edecek gibi gözüküyor. 


İster skinny jeanlerinizin paçasını isterseniz de boy friend jeanlarinizin paçalarını kıvırabilirsiniz. Dikkat etmeniz gereken nokta ayakkabı seçimi. Çünkü paçaları kıvırdığımızda tüm dikkatleri ayak bileklerimize verdiğimizden yanlış bir seçim, kombinimize gölge düşürebilir. Benden uyarması...








Bu Haberi Okumadan Sigorta Yaptırmayın!



Bir süredir iletişim çalışmaları çok dikkatimi çeken bir sigorta firmasından bahsetmek istiyorum bugün. Sigortanın kolay hali sloganıyla piyasaya çok hızlı bir giriş yapan Generali Sigorta’nın özellikle Zorunlu Trafik Sigortası’nda ve kasko poliçelerinde %70’e varan indirimleri ilgimi çekti. Blogda yazmak üzere biraz inceledim ve sadece kampanya olarak değil, tüm hizmetlerinin gayet memmuniyet verici olduğunu gördüm.

Bu arada piyasaya hızlı giriş dedim ama Generali 1831 yılında İtalya’da kurulmuş ve aslında 150 yıldır Türkiye’de faaliyet gösteriyormuş. Adını elbette duymuştum ama ancak bugün yazabiliyorum.

Zorunlu Trafik Sigortası’nda %70’e varan indirimleri dışında Prestijli Kasko’larını da çok beğendim. Sigorta sektöründe bir ilk olarak, herhangi bir kaza anında sunduğu yol yardım hizmeti ile lastiğiniz patladığında ücretsiz lastik değişimi veya aracınızın yakıtı bittiğinde   Yapılan kaza sonrası acil bir noktaya yetişmeniz gerektiğinde yol yardım hizmetleri ile taksi ücretinizi dahi karşılıyorlar. Aracınız tamir edilirken 5 gün süreyle, size özel bir araç bile veriyorlar. Bence bu özel danışmanlık ve 7/24 destek hizmetleri şehir hayatının olası zorluklarını da hafifletiyor.

Bir de Mini Kasko ve Mini Kasko Ekstra ürünleri var. Mini Kasko, 1 çarpışma hasarını 2 bin TL’ye kadar kapsayan düşük fiyat kategorisindeki bir ürünmüş. Daha yüksek bir sigorta teminatı tercih edenler için bu tutar, Mini Kasko Ekstra ürünü ile 2 çarpışma hasarı ve toplamda 50 bin TL’ye kadar çıkabiliyormuş. Tüm bu hizmetler için ayrı ayrı teklif alıp, satınalım yapabiliyor olmak ise harika. Mini Kasko ve Mini Kasko Ekstra ürünlerinin fiyatları sabit. Zorunlu Trafik Sigortası içinse teklifler size ve arabanıza özel yapıldığı için indirimler kişiden kişiye farklılık gösteriyor. Bu yüzden teklif alırken yaşınız, arabanızın yakıt türü gibi etmenler de önemli oluyor. Siz artık sitesinden aracınıza en uygun sigortayı detaylarıyla incelersiniz.


Generalinin 7/24 Özel Sigorta Danışmanlığı hattı 0850 555 55 55’ten veya generali.com.tr den 1 dakikada teklif alabilirsiniz. Bu arada Generali Sigorta müşterisi olmasanız dahi bir kez teklif alırsanız size kişisel sigorta danışmanı atıyorlar. Bilgi alan kişi her aradığında, karşısında aynı danışmanı buluyor. Böylece müşteriler sorunlarını her defasında baştan anlatmak zorunda kalmıyor ve telefonda uzun uzun beklemeden işlerini kolayca halledebiliyor.

Eh daha ne olsun:)

1 dakikada teklif alıp indirim kazanmak isterseniz, 31 Mart’a kadar generali.com.tr yi ziyaret edin derim.
1 Dakikada Teklif Almak için Tıklayın.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

24 Mart 2014 Pazartesi

Beyaz gömlek zamanı!

Baharın gelişiyle gömlekler özellikle de beyaz gömlekler daha bi anlam kazanıyor. Halihazırda her zaman kurtarıcımız olan bu özel parçayı ister jean, ister etek isterseniz de şortla kombinleyebilir, trendy ve zarif bir görünüm elde edebilirsiniz.

"Ben sadeden yanayım" diyenlerdenseniz üzerinize hiçbir aksesuar kullanmayın, bırakın gömleğiniz konuşsun. Yok ben takıp takıştırmadan duramam derseniz de "ince bir kolye" ya da "bileklik"lerden yardım alabilirsiniz.

Yaza göz kırpmaya başladığımız şu günlerde "beyaz gömleğe" sığınıyorum diyenler, benimle görselleri incelemeye gelsin... :)

Yeni bir postta buluşmak üzere...

Ece










Ünlülerin sokak stilleri...

Stil öncüleri bu hafta hangi sokak stiliyle karşımıza çıkmış? İnceleyip, ilham alalım ve uygulayalım... Ne dersiniz?

"Eveeeet" dediğinizi duyar gibiyim :) O halde başlıyoruz...

Kourtney Kardashian

Lily Collins

Alessandra Ambrosio

Reese Witherspoon

22 Mart 2014 Cumartesi

Rihanna'nın transparan eteği!

Malum geçen sezondan bu yana bluz ve eteklerde "transparan" çılgınlığı yaşanıyor. Bu trendi seviyorum sevmesine, ancak doğru kullanıldığında. Rihanna da bu trendden fazla etkilenmiş ki biraz abartmış ve bu transparan etekle kendini sokağa atmış.

Rihanna'dır ona hemen herşey yakışır, bu da yakışmış... Ama yine de bu çılgınlığa kendimizi daha az kaptırmakta fayda var :)



19 Mart 2014 Çarşamba

Saçlarda krepe modası!

90'lı yılların modadaki esintisini bu ilkbahar / yaz sezonunda saçlarda da göreceğiz. 90'lı yıllara damgasını krepeli saçlar geri dönüşünü ilan etti. Şimdi sıra bizde... Bu trendi açık saçlarınızda uygulayabileceğiniz gibi, saçlarınız topluyken de uygulamanız mümkün. Aşağıdaki görsellerle bu trende ufak bir ısınma turu yapmaya ne dersiniz? Haydi başlayalım...



18 Mart 2014 Salı

Paris notları... Paris'te nerelere gidilmeli? Neler yenilmeli?

Uzun hatta upuzun bir aradan sonra merhaba;

Blogumu o kadar boşladım ki, neredeyse bir blogum olduğunu bile unutacak kıvama geldim. Bunda geçtiğimiz hafta yaptığım Paris seyahatimin ve iş yoğunluğumun etkisi büyük.
 

Sizleri bu postta Paris'e götürmek istiyorum. Paris ile ilgili yorumları hep fazla abartılı bulduğum hiçbir zaman gidilecekler listemin en üst sıralarında yer almamıştı ama kampanyalı uçak biletini bulunca Elif ile bu fırsatı kaçırmak istemedik. İyi de yapmışız. Paris beni tutkunları arasına almayı başardı.





Yolculuk öncesi Paris'i enine boyuna araştırdım. Bu aslında hem iyi hem de kötü. İyi çünkü bilinçli gezilerin doyumu daha güzel oluyor, kötü çünkü her not aldığınız yere gitmek isteyince çok yoruluyorsunuz, hatta bazılarını listenizden çıkarmak zorunda kalıyorsunuz.

Saint Germain'in Paris'in "Nişantaşı-Cihangir" karışımı bir bölgesi olduğunu duyduğumuzdan, otelimizi o bölgeye çok yakın olan Montparnasse'dan seçtik. Ne kadar isabetli bir seçim yaptığımızı da gider gitmez kavradık.


Eğer otel arayışındaysanız ve çok turistik bir bölgede kalmak istemiyorsanız, Saint Germain ya da Montparnasse doğru seçim olacaktır.


Bizim ilk durağımız otelimize de çok yakın olduğundan Notre Dame oldu. Notre Dame'ın mimarisinden etkilenmemek mümkün değil. Siz siz olun eğer Notre Dame'ın terasından Paris'i izlemek istiyorsanız, saat 16'yı geçirmeyin. Biz bu detayı  bilmediğimiz için Notre Dame'a çıkamadık, ama bu açığımızı Eiffel'le kapattık.


Düzenli takipçilerim bendeki fotoğraf hastalığını iyi bilir, Notre Dame'dan da bu fotoğraflarla döndüm...





Notre Dame'ın arkasındakı bu cici cafenin bulunduğu sokakta kendimi kaybedince, bu 2 fotoğrafı sizlerle paylaşmak farz oldu.





Paris demek pek çok kişi için Eiffel demek... Eiffel günün her saniyesi yoğun olduğundan, eğer kulenin en tepesine çıkmanız gerekiyorsa, en az 1-1 buçuk saatlik kuyruğa kendinizi hazırlamanız gerekiyor. Ya da ben o kadar bekleyemem diyorsanız, "internet üzerinden rezervasyon yapma" şansınız var.




Eiffel'e çıktığımızda tam günün batma anına denk geldiğinden fotoğraflarımız da ışıl ışıl oldu.




 

Louvre... Louvre... Louvre...

Louvre'u hep çok merak ediyordum. Eğer müze gezmekle aranız pek yoksa pek çok Türk'ün yaptığı gibi Mona Lisa'yı görüp şöyle bir dolanıp çıkabilirsiniz. Mona Lisa'nın önündeki kalabalık size zaten yol gösteriyor, şimdiden söylemesi...










Ama eğer bir sanatseverseniz Louvre Müzesi için en az 1 gününüzü ayırmanız isabetli olacaktır.


Ve Champs Elysees...

Dillere destan Champs Elysees'yi duymayanınız yoktur. Paris'in Bağdat Caddesi... O kadar geniş bir cadde ki burayı baştan başa yürümek oldukça yorucu olabiliyor. O yüzden cadde üzerindeki cafe ve restaurantlarda vereceğiz ufak molalar size iyi gelecektir.


Hazır gitmişken 5 katlı Louis Vuitton mağazasına uğramadan dönmeyin. Birşey alamasanız da mağaza sizi büyüleyecek. 





Champs Elysees'de ayrıca Laduree'nin önündeki kalabalık gözünüzden kaçmayacak. Ama eğer macaron tutkunuysanız siz siz olun Laduree ya da Pierre Hermes'in macaronlarının tadına bakın.
 

Sacre Coure Bazilikası ve Montmarte da şehrin diğer özel alanları... En az yarım günüzü bu özel bölgede ve sokaklarında geçirebilir, oradaki ressamlara portrenizi yaptırabilirsiniz, ben yaptırdım, güzel de bir deneyim oldu.


Montmarte'dan teleferikle inip, Montmarte'ın o güzel sokaklarını takip edip aşağıya doğru indiğinizde kendinizi Moulin Rouge'da bulacaksınız. Ben de buradaki anımı bu fotoğraflarla ölümsüzleştirdim.



Jardin du Luxembourg yani Luxembourg Bahçeleri...

Şehrin en güzel nefes alma alanı. O kadar dingin ve güzel ki burada saatler geçirmek, oturduğunuz banktan hiç kalkmamak istiyorsunuz.






En sona en sevdiğimi yani Saint Germain'i bıraktım... Favori bölgem... Eğer tipik Fransa cafelerinde oturmak ve "Parisian" takılmak istiyorsanız istikametiniz bu bölge olmalı. Cafe de Flore ve Magots bu bölgenin hatta dünyanın en öne çıkan cafelerinden. Bu iki cafeye de gittiğinizde Paris'te olduğunuzu hissedeceksiniz.


Audrey Hepburn'un filmlerinde sıkça gördüğüm bu cafeler beni benden aldı.  Bu kadar çok  övdüm ama herşey o kadar da toz pembe değil, zira özellikle Magots'daki servis ve garsonların ilgisizliği sizi çıldırtabilir ama sakin olun ve Paris'in tadını çıkarmaya bakın. Her iki cafe de kahvaltı yapan biri olarak Flore'u tercih etmenizde fayda olduğunu düşünüyorum ama elbette ki seçim sizin.








 

Çünkü başka bir Paris daha yok...
 

Son bir tavsiyem daha olacak. Pek çok Türk'ün Paris'teki ilk tercihi olan L'Entrecote gerçekten bu övgüyü hak ediyor. O kadar lezzetli bir yemek yiyeceksiniz ki, iyi ki gelmişim diyeceksiniz. Paris genelindeki  4 L'Entrecote arasında bizim tercihimiz Saint Germain'deki oldu,  sizlere tavsiyem de bu yönde olacak.






Eğer değişik tatlar arayışındaysanız Belçika kökenli olan ve midye yemekleri olan bir zincir restoran olan Leon de Bruxelles'in o değişik tatlarını da deneyebilirsiniz. 




 

Bu yazıyı yazmak beni yeniden Paris'e götürdü, yüzümde kocaman bir gülümseme belirdi. Eminim ki pek çoğunuz da Paris'ten benim gibi "tekrar geleceğim" sözleriyle ayrılacak.

Yeni bir postta buluşmak üzere...
 

Ece