Hürriyet

8 Mart 2011 Salı

Türkiye'de kadının adı yok!


Bugünün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olması dolayısıyla gündeme uygun birşeyler yazmak istedim. Özellikle de neredeyse hemen her gün bir kadın cinayeti haberinin geldiği Türkiye'de bugün daha farklı bir anlam kazanıyor. Başlığa da Duygu Asena'nın çok sevdiğim kitabı 'Kadının Adı Yok'u atmamın bir sebebi de bu.

Türkiye'de 8 Mart Dünya Kadınlar Emekçi Günü ilk kez 1921 yılında "Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanmaya başlandı. 1975 yılında ve onu izleyen yıllarda daha yaygın, ve yığınsal olarak kutlandı, kapalı mekanlardan sokaklara taşındı.
 

12 Eylül 1980 Askeri Darbesi'nden sonra dört yıl süreyle herhangi bir kutlama yapılmadı. 8 Mart, 1984'ten bu yana her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından "Dünya Kadınlar Günü" olarak kutlanmaya devam ediyor.

Madem Kadınlar Günü'nü kutluyoruz, o zaman önümüzdeki bu acı tabloyu bilmek de fayda var. Türk kadınıyla ilgili bu gerçekleri biliyor muydunuz?

- Ülke genelinde eşi veya eski eşi tarafından fiziksel şiddete maruz bırakılan kadınların oranı yüzde 39. Hayatının herhangi bir döneminde duygusal şiddet yaşayan kadınların oranı yüzde 43.9. Sadece cinsel şiddete maruz kalan kadınların oranı, yüzde 15.3.
- Kentte fiziksel şiddet oranı yüzde 38 iken, kırda yüzde 43 oranıyla dikkat çekiyor. Ayrıca yaşadığı fiziksel şiddet sonucunda yaralanan kadınların oranı yüzde 25 olarak belirtiliyor. 'Bazı durumlarda erkekler eşlerini dövebilir' ifadesine katılan kadınların oranı yüzde 14.2.
- Yüzde 49.9'la en fazla şiddete maruz kalan kadınlar "düşük gelir" grubundan oluşuyor. Şiddet "yüksek gelir düzeyi"nde de yüzde 27 oranlarında dikkat çekiyor. Eğitimi olmayan ya da ilköğretimini bitirmemiş kadınların yüzde 55.7'si şiddet mağduruyken, lise ve üzeri eğitim alan kadınlardan şiddet görenlerin oranı yüzde 27.2.
- Türkiye genelinde yaşadığı şiddeti kimseye anlatmayan kadın oranı yüzde 48.5. Düşük gelir düzeyinde bu oran yüzde 54.1, yüksek gelirdeyse yüzde 37.5.
- İstihdamda yer alan 100 kadından 58'si herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna kayıtlı olmaksızın çalışıyor. Ücretli ve yevmiyeli çalışan kadınların yüzde 26.6'sı, işveren kadınların yüzde 31.2'si herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna bağlı olmaksızın çalışma hayatının içinde yer alıyor.


  
Peki dünyada durum ne?

- Kadınlara karşı şiddet dünyada en yaygın, ancak en az cezalandırılan suç.
- Tahminlere göre 113 ile 200 milyon arasında kadın demografik olarak "kayıp" (yok) görünüyor. Ya doğar doğmaz öldürülmüşler (erkek çocuğun kız çocuğa tercih edilmesi) ya da erkek kardeşleri ve babalarıyla eşit derecede gıda ve tıbbi olanaklara ulaşamamışlardır.
- Fuhuşa zorlanan ya da bunun için satılan kadınların sayısı yılda 700.000 ila 4.000.000 arasında. Cinsel kölelik düzeninden elde edilen kazançlar yılda tahminen on iki milyar dolar.
- Küresel olarak, 15 ile 45 yaş arası kadınlar, kanser, sıtma, trafik kazaları ve savaşlardan daha ziyade, erkek şiddetinin sonucu hayatını kaybetmekte veya sakatlanmaktadır.
- En az üç kadından biri dövülmüş, cinsel ilişkiye zorlanmış ya da hayatı boyunca başka türlü suistimal edilmiştir (tecavüz, kötü davranış). Genellikle, suistimal eden kişi aileden bir üye ya da kadının tanıdığı bir kimsedir. Ev içi şiddet, bölge, kültür, etnik köken, eğitim, sınıf ve din ne olursa olsun kadınlara karşı en yaygın suistimal şeklidir.
- Dinsel, kültürel vb. nedenlerle yılda iki milyondan fazla kız çocuğunun genital organlarına hasar verilmektedir . Bu oran, 15 saniyede bir kız çocuğudur.
- Sistematik tecavüz yeryüzündeki birçok çatışmalarda bir terör silahı olarak kullanılmaktadır. Ruanda soykırımı (1994) esnasında 250.000 ila 500.000 kadının tecavüze uğradığı tahmin edilmektedir.
- Araştırmalar, kadına karşı şiddet ile HIV virüsü arasında yükselen bağlantıyı göstermekte ve HIV bulaşmış kadınların daha fazla şiddete maruz kaldıklarını, şiddet kurbanlarının da HIV bulaşma risklerinin daha yüksek olduğunu ortaya koymaktadır. 


Sevgili hemcinslerim son sözüm size; Türkiye gibi kadın olmanın çok zor olduğu bir ülkede bugünün yeri ve önemi bence bambaşka, o yüzden hepiniz elinizden geldiğince bugünü kendinize ayırın ve tadını çıkarın...  

 Kaynak: Habertürk, Wikipedia

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder